İçme ve kullanma suyu havzalarında su kalitesini ve miktarını artırmak için ibreli ağaçlar yerine yapraklı ağaçların seçilmesi gerektiğini biliyor musunuz? Neden yapraklı türlere geçiş yapılmalıdır?

Yapraklı Türlere Geçişin Önemi

Mega kent olan İstanbul’da her geçen gün daha fazla insan yaşamaktadır. Bu durum şehrin içme suyu kullanımını artırdığı gibi, havzalarda oluşan sorunların seviyesini de yükseltmektedir.

Yerleşimlerin, sanayinin ve maden sahalarının artması su kaynaklarımızı daha da riskli duruma düşürmektedir. Tüm bu olumsuz nedenlere dur diyemediğimiz gibi önlemini de almamaktayız. Peki, bu olumsuzlukları doğal filtreleme ile biraz da olsa azaltabilir miyiz? Gelin buna bir göz atalım.

Su kaynakları çevresinde ibreli ağaçların bulunması, alana düşen her bir yağmur suyunun ağaçların toprak üstü organları tarafından tutulmasını ve bu tutulan suyun tekrar atmosfere geri dönmesini sağlıyor.

Yapraklı ağaçlar için de bu geçerlidir fakat yapraklı ağaçlar, yağmurun en çok yağdığı dönem olan sonbahar ve kış aylarında yapraklarını dökmüş olur. Bu nedenle yağmur suyunu intersepsiyon (buharlaşma) ile atmosfere tekrar göndermez. Yapraklı türlere geçişin önemi burada ortaya çıkıyor.

Yapraklı Türlere Geçişin Önemi

Yağmur suyu, direkt olarak toprağa düşer. Ardından hem toprağa karışır hem de yüzeysel akış ile havzada toplanır. Böylece kullanılabilir su miktarı artmış olur. İntersepsiyon ölçmelerine göre iğne yapraklı ormanlarda yıllık intersepsiyon oranı %28 ile %48 arasında değişmesine karşılık, bu oran yapraklı ormanlarda %14,4 ile %18’dir. Böylece yıllık intersepsiyon değerleri bakımından yapraklı ve iğne yapraklı ormanlar arasında hemen hemen yarı yarıya fark bulunmaktadır.

Örneğin Ömerli baraj havzasında doğal bitki örtüsü yapraklılardan oluşmasına rağmen, yapılan ağaçlandırma çalışmalarında tür değişikliğine gidilerek büyük oranda ibreli türler kullanılmıştır. Bu tür uygulamalar özellikle içme ve kullanma suyu ihtiyacı fazla olan büyük yerleşim alanlarının bitişiğinde bulunan su üretim havzaları için son derece yanlıştır. Doğanın seçtiği formasyonları ortadan kaldırarak, bölgelerin doğasına uymayan yanlış tür seçimi ve bitkilendirme (ağaçlandırma) çalışmaları yapma gibi politikalardan da vazgeçilmelidir.

Yapraklı Türlerin Su Kalitesine Katkısı

İbreli ağaçların çoğu, özellikle de bu gibi içme suyu havzalarında daha çok kullanılan Çam (Pinus) ağacı türleri, reçine bakımından zengin olduğundan su kalitesini de düşürmektedir. Bu alanlara getirilecek Meşe (Quercus), Kavak (Populus), Kızılağaç (Alnus) ve Yalancı Akasya (Robinia pseudoacacia) gibi yapraklı türlerle doğal filtreleme gerçekleştirilebilir.

İklim değişikliğine maruz kaldığımız bu dönemde tatlı su kaynaklarımızı korumalı, bu alanları doğal haline geri dönüştürmek için elimizden geleni yapmalıyız. Yaşadığımız şehir olan İstanbul’un su kaynaklarının her sene daha da azaldığını göz önünde bulundurup bunun gibi ekolojik dönüşümlere izin vermeliyiz.

Yazar Hakkında

sezgin

SEO Uzmanı olarak hem internet reklamcılığı hem de okuyup araştırdığım ve bilgi sahibi olduğum her konuda içerik ürettiğim güncel Kişisel Blog

Tüm İçerikleri Gör